Sağlığı olumsuz yönde etkileyecek şekilde vücutta fazla miktarda yağ birikmesi, obezite olarak tanımlanmaktadır
ve çok faktörlü ve kompleks bir hastalık olan obezite dünya genelinde 600 milyon insanı etkilemektedir.
Ancak obezitenin tedavisi oldukça güç ve karmaşıktır. Hem literatürde hem de medyada lanse
edilen çok sayıda diyet bulunmaktadır ve bu diyetlerin bugüne kadar hiçbirinin ağırlık kaybını tetiklemede
ve sürdürmede evrensel olarak başarı göstermediği belirtilmiştir. Günümüzde, obezite tedavisinde makro
mikro besin ögelerinin alımının ve enerji alımı ve harcamasının dışında, öğün saati konusunda da çalışmalar
yapılmaktır. Bir diyet türü olarak tanımlanmayan, birbirini takip eden yeme ve açlık modellerinden
oluşan beslenme döngüsü olan aralıklı açlık üzerine pek çok çalışma yapılmaktadır. Aralıklı açlık, genel
olarak, günlük açlık ve haftalık açlık olarak ikiye ayrılmaktadır. Günlük ritimler; 12:12 Ritmi, 8:16 Ritmi, 6:18
Ritmi ve 23:1 Ritmi ve haftalık ritimler 6:1 Ritmi; 5:2 Ritmi ve İki Günde Bir Ritmi şeklindedir. Açlık dönemlerinde
hem keton kullanımında metabolik değişiklikler hem de beynin besin yokluğuna karşı adaptasyonu
nedeniyle bu diyetlerinin sağlığı destekleyici ve hastalıklara karşı önleyici etkileri olduğu araştırmalarla
saptanmıştır. Ayrıca bu diyetler ile insanların daha az öğün tüketerek, daha az enerji aldığı belirlenmiştir.
Aralıklı açlık diyetlerinin, enerji homeostazı ilkesine dayanan diyetlerin yerine geçip geçemeyeceğini, ağırlık
kaybında sürekliliğin sağlayıp sağlamadığını anlamak için çalışmalar devam etmektedir. Genel olarak,
hiçbir ağırlık kaybı diyetinin klinik çalışmalarda üstünlüğü kanıtlanmamıştır. Ağırlık kaybı diyetlerinde tüm
besin ögelerinin yeterli ve dengeli olması, sürdürülebilir ve kişiye özel olarak diyetisyen tarafından hazırlanması
gereklidir.